Aynada kendime bakarken yakalıyorum yine kendimi. Barda oturmuş, yine kendimden başka kimseyi önemsemez tavrımı takınmışım. Bu bazen işime gelmiyor değil ama şu an yalnız olmamaya ihtiyacım var. Bunun farkına varıp çeviriyorum bakışlarımı aynadan önümde duran bardağıma. Soğuk biradan bir yudum daha alıp bitiriyorum bardakdakini. Bu gece bir bardak biradan daha sert bişey içmeliyim. Barmeni arıyor gözlerim. Elimi kaldırıyorum beni görmesi için ama şu an ağlayan bir kızla konuşmakla meşgul. Güzel bir kız ve barmen cocuk da ya bunu kullanıyor ya da gercekten bir iyilik meleği. O kadar salya sümük ağlayan bir kızı teselli etmeye çalışan erkek için düşüncelerim sadece iki olasılıktan ibarettir. Barmene bu sefer bağırmak mecburiyetinde kalıyorum. 'Bakar mısın?'. Evet sonunda ceviriyor kafasını bana doğru. 'Tekila shot istiyorum'. Baya isteksiz bir şekilde kızın yanında ayrılıyor. Önüme shot bardağını koyuyor. Tekila şişesine alırken şişe elinden kayıyor ve yere düşüyor. Şişe yerde iki kere sekip tuzla buz oluyor. Şişeden tek parça kalan şey ucundaki metal ağızlığı. Barmen okkalı bir küfürün ardından bana bakıyor. Sanki tüm suç benimiş gibi imalı imalı. Bende ağzım açık ona bakarken, bir kahkaha yükseliyor. Kulağım kahkahanın sahibini ararken gülenin demin hüngür hüngür ağlayan kız olduğunu görüyorum. Barmende olayın farkına varıyor ve biraz sıkkın ve utanmış bir şekilde yerdekileri toplamaya başlıyor. Kız kahkahalarını de yanana alarak kalkıp gidiyor bardan. Tekrar barmene bakıyorum. Bir şey demen gerekiyor mu? Özür dileyecek bir şey yapmadım ki sadece içki istedim ama barmeni küçük düşürmüş konumuna girdim. Kafası yere dönük toplamaya devam ediyor cam kırıkların büyük parçalarını. Ayağa kalkınca göz göze geliyoruz. Ben ona o da elinde cam kırıklarıyla bana bakıyor yaklaşık 10 saniye boyunca. Sonra elindekileri çöpe döküyor. Elini kuruluyor. Kalan cam kırıklarını önemsemeden üstüne basıp diğer tekila şişesine uzanıyor. Bana yaklaşıyor. Önümde duran bardağı dolduruyor. Ben gözlerimi ona sabitlemiş tüm eylemlerini izlerken beni önemsemeden diğer siparişleri vermeye devam ediyor. Dilimin ucunda bekleyen 'Kusura bakma.' cümlesini bir türlü kuramıyorum. Bu kadar suçlu hissetmemem gerekirken tüm kabahat benimmiş gibi bir sıkıntı içine girdim. Gözlerim hala ona bakarken ellerine kayıyıor dikkatim. Hızlı ve kendinde emin hareket ediyolar. Sanki herşeyin yerini ve dozunu elleri biliyormuş gibi kendisi başkalarıyla konuşurken elleri tezgahın altında durmaksızın çalışıyor. Şişeleri adeta dans ettirir gibi kokteyl hazırlayan bu adam nasıl olurda bir tekila şişesine sahip çıkamaz?
'Hala içmemişsin?'
Ben onun ellerine dalmışken, yanıma geldiğini dahi anlamamışım.
'Aaa' diye bir refleks kelimesi çıktı ağzımdan. Daha fazla aptallaşmadan diktim shot bardağını kafama.
'Bir tane daha'
Gözlerine bakma cesareti gösterip kafamı kaldırdım. Yine garip bir sessizlik anı. 5 saniye, 10 saniye,
'Biranın üstüne fazla içmemeni öneririm. İkincisi sonuncu olsun, anlaştık mı?'
Bugün yalnız olmamam gerekiyor.
'Yeticeğini zannetmiyorum.'
'Güven bana çok sık içmediğin belli çarpabilir. Sanırımda yalnızsın sağ sağlim evine dönmek istersin.'
Beni neden bu kadar düşünüyor? Az da olsa kızgın olması gerekmez miydi?
'Bugün evime dönmek istemiyorum.'
Bu cümlem bembeyaz dişlerini gösterek sırıtmasını sağlıyor. Tekila şişe bu sefer önünde duruyor. Bardağımı tekrar dolduyor. Boldurur doldurmaz bardağı tekrar dikiyorum ve bardağı tezgaha sert bir şekilde koyuyorum. Bu hareketim gülmesine sebep oluyor. Tekrar gözlerine bakıyorum. Kapkaralar. Barın karanlığından daha karanlıklar. Kim bilir benim gibi kaç yalnız kadınla konuşuyor her gün. Bana havalı gelen haraketlerim ona gülünç geliyor. Bakışlarımı ayırmadan 'Tekrar!' diyorum. Şişeyi yerine koyuyor. Boldurmuyor bardağımı. Bu ne biçim barmen parası ile değil mi içkiler. 'Hadi bir shot daha..' Kafasını hayır der gibi sağa sola sallıyor.
'Bana güvenmeni söyledim. Tanımadığın bir tavana bakarak uyanmanı istemiyorum.'
Beni neden bu kadar düşünüyor?
devam edecek